Rahmân ve Rahîm olan Allah´ın adıyla
Yemin olsun incire, zeytine,
Tûr-i Sîna'ya,
Ve şu güvenli kente ki,
Biz insanı, gerçekten en güzel bir biçimde yarattık.
Sonra da onu düşüklerin en düşüğüne/aşağıların en aşağısına çevirip attık.
İman edip hayra ve barışa yönelik iş üretenler müstesna. Bunlar için kesintisiz bir ödül vardır.
Böyle iken dini sana ne yalanlatır?
Allah, yargıçların en güzel hüküm vereni değil mi?
(Yaşar Nuri ÖZTÜRK)
Tin'e ve Zeytun'a andolsun.
Sina Dağına andolsun.
Ve bu güvenli Şehre andolsun ki,
Biz insanı en güzel biçimde yarattık.
Sonra onu aşağıların aşağısına çevirdik.
Yalnız inanıp iyi işler yapanlar hariç. Onlar için kesintisiz bir mükafat vardır.
Böyle iken sana ahiret cezasını yalanlatan nedir?
Allah, hüküm verenlerin en iyisi değil midir?
(Süleyman Ateş)
Tîn'e ve Zeytun'a,
Sina dağına
Ve bu güvenli beldeye andolsun ki,
Biz insanı en güzel biçimde yarattık.
Sonra da çevirdik aşağıların aşağısına attık.
Ancak iman edip iyi işler yapanlar başka; onlar için kesintisiz bir ecir vardır.
O halde sana dini ne yalanlatır?
Allah, hakimlerin hakimi değil mi?
(Elmalılı Hamdi Yazır)
Ve-ttîni ve-zzeytûn(i).
Ve tûri sînîn(e).
Ve hâżâ-lbeledi-l-emîn(i).
Lekad ḣalaknâ-l-insâne fî ahseni takvîm(in).
Śumme radednâhu esfele sâfilîn(e).
İllâ-lleżîne âmenû ve ’amilû-ssâlihâti felehum ecrun ġayru memnûn(in).
Femâ yukeżżibuke ba’du bi-ddîn(i).
Eleysa(A)llâhu bi-ahkemi-lhâkimîn(e).
(Transliterasyon)
95|1|بِّسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ وَٱلتِّينِ وَٱلزَّيْتُونِ
95|2|وَطُورِ سِينِينَ
95|3|وَهَٰذَا ٱلْبَلَدِ ٱلْأَمِينِ
95|4|لَقَدْ خَلَقْنَا ٱلْإِنسَٰنَ فِىٓ أَحْسَنِ تَقْوِيمٍ
95|5|ثُمَّ رَدَدْنَٰهُ أَسْفَلَ سَٰفِلِينَ
95|6|إِلَّا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ وَعَمِلُوا۟ ٱلصَّٰلِحَٰتِ فَلَهُمْ أَجْرٌ غَيْرُ مَمْنُونٍ
95|7|فَمَا يُكَذِّبُكَ بَعْدُ بِٱلدِّينِ
95|8|أَلَيْسَ ٱللَّهُ بِأَحْكَمِ ٱلْحَٰكِمِينَ