Göz şimşek çaktığında,
Ay tutulduğunda,
Ve Güneş'le Ay biraraya getirildiğinde,
Der ki insan o gün: "Kaçılacak yer nerede?"
Hayır, yok sığınacak yer!
Varılıp durulacak yer Rabbinin huzurudur o gün.
Haber verilir insana o gün önden gönderdiği de arkaya bıraktığı da.
Gerçek şu ki insan, öz benliği üzerine yönelmiş keskin ve derin bir bakıştır;
Dökse de ortaya tüm mazeretlerini.
(Yaşar Nuri ÖZTÜRK)
Ama göz (güneş gibi ortaya çıkan gerçeğin karşısında) kamaştığı,
Ay tutulduğu,
Güneş ve Ay bir araya toplandığı zaman!
(Evet) O gün insan: "Kaçacak yer neresi?" der.
Hayır, sığınacak yer yoktur.
O gün varıp durulacak yer, ancak Rabbinin huzurudur (ey insan).
(O zaman) İnsanın yapıp öne sürdüğü, (yapmayıp) geri bıraktığı herşey kendisine haber verilir.
Doğrusu insan kendi nefsini görür,
Birtakım özürler ortaya atsa da.
(Süleyman Ateş)
Ne zaman ki o göz şimşek çakar,
Ay tutulur,
Güneş ve ay toplanır,
İşte o gün insan, "kaçacak yer neresi?" der.
Hayır, hayır, yok bir siper.
O gün varılıp durulacak yer, ancak Rabbinin huzurudur.
O gün insana, yapıp öne sürdüğü ve geri bıraktığı ne varsa bildirilir.
Doğrusu insan kendi nefsini görür,
Bir takım özürler ortaya atsa da.
(Elmalılı Hamdi Yazır)
Fe-iżâ berika-lbasar(u).
Ve ḣasefe-lkamer(u).
Ve cumi’a-şşemsu velkamer(u).
Yekûlu-l-insânu yevme-iżin eyne-lmefer(ru).
Kellâ lâ vezer(a).
İlâ rabbike yevme-iżin(i)lmustekar(ru).
Yunebbeu-l-insânu yevme-iżin bimâ kaddeme ve aḣḣar(a).
Beli-l-insânu ‘alâ nefsihi basîra(tun).
Velev elkâ me’âżîrah(u).
(Transliterasyon)
75|7|فَإِذَا بَرِقَ ٱلْبَصَرُ
75|8|وَخَسَفَ ٱلْقَمَرُ
75|9|وَجُمِعَ ٱلشَّمْسُ وَٱلْقَمَرُ
75|10|يَقُولُ ٱلْإِنسَٰنُ يَوْمَئِذٍ أَيْنَ ٱلْمَفَرُّ
75|11|كَلَّا لَا وَزَرَ
75|12|إِلَىٰ رَبِّكَ يَوْمَئِذٍ ٱلْمُسْتَقَرُّ
75|13|يُنَبَّؤُا۟ ٱلْإِنسَٰنُ يَوْمَئِذٍۭ بِمَا قَدَّمَ وَأَخَّرَ
75|14|بَلِ ٱلْإِنسَٰنُ عَلَىٰ نَفْسِهِۦ بَصِيرَةٌ
75|15|وَلَوْ أَلْقَىٰ مَعَاذِيرَهُۥ