İş, onların sandığı gibi değil! Can, köprücüklere dayandığında,
"Kim var okuyup üfleyecek?" denilir!
Sezinlemiştir ki odur ayrılık.
Dolaşmıştır el-ayak/kol-bacak.
Rabbine doğrudur o gün sevkiyat.
Ne tasdik etti ne sadaka verdi ne namaz kıldı/dua etti.
Tam aksine, yalanladı, gerisin geri döndü.
Sonra da çalım sata sata ailesine gitti.
Çok uygundur sana bu bela, çok uygun!
Evet, çok uygundur sana bu bela, çok uygun!
İnsan, başıboş bırakılacağını mı sanıyor?
O, dökülen meniden bir sperm değil miydi?
Sonra o, bir çiğnem et oldu da Allah onu yarattı, ardından düzgün bir şekle ulaştırdı.
Nihayet ondan iki çifti, erkeği ve dişiyi vücuda getirdi.
Peki bunu yapan, ölüyü diriltmeye güç yetiremez mi?
(Yaşar Nuri ÖZTÜRK)
Hayır, ne zaman ki can, köprücük kemiklerine dayanır,
Ve (başında bulunanlar tarafından): "Kim afsun yapar acaba? denir,
Ve kendisi artık bunun, ayrılık zamanı olduğunu anlar,
Ve bacak bacağa dolaşır.
İşte o gün, sevk Rabbinedir (can, Allah'ın huzuruna sevk edilir).
Ne sadaka verdi, ne de namaz kıldı.
Fakat yalanladı, döndü.
Sonra çalım satarak ailesine gitti.
Yazık sana yazık!
Yine yazık sana yazık!
İnsan, başı boş bırakılacağını mı sanır?
Kendisi dökülen meniden bir nutfe (sperm) değil miydi?
Sonra alaka (rahme asılan embriyo) oldu da (Rabbi onu) yarattı, düzenledi.
O(meni)den iki çifti: Erkeği ve dişiyi var etti.
Şimdi bun(ları yapan Allah)ın ölüleri diriltmeğe gücü yetmez mi?
(Süleyman Ateş)
Hayır hayır, ne zaman ki can köprücük kemiklerine dayanır,
"Tedavi edebilecek kimdir?" denilir.
Can çekişen bunun o ayrılık anı olduğunu anlar.
Bacak bacağa dolaşır..
İşte o gün sevk, ancak Rabbinedir.
Fakat o, ne sadaka verdi, ne namaz kıldı.
Fakat yalanladı ve döndü.
Sonra da çalım sata sata ailesine gitti.
Gerektir o bela sana, gerek.
Evet, gerektir o bela sana gerek.
İnsan başıboş bırakılacağını mı sanır?
O, dökülen erlik suyundan bir damla (sperm) değil miydi?
Sonra bir aleka (embriyon) oldu da Rabbi onu biçime koydu, sonra şekil verdi.
Ondan da iki cinsi; erkek ve dişiyi var etti.
Peki, bunu yapanın ölüleri diriltmeye gücü yetmez mi?
(Elmalılı Hamdi Yazır)
Kellâ iżâ belaġati-tterâkiye.
Ve kîle men râk(in).
Ve zanne ennehu-lfirâk(u).
Velteffeti-ssâku bi-ssâk(i).
İlâ rabbike yevme-iżin(i)lmesâk(u).
Felâ saddeka velâ sallâ.
Velâkin keżżebe ve tevellâ.
Śumme żehebe ilâ ehlihi yetemettâ.
Evlâ leke fe-evlâ.
Śumme evlâ leke fe-evlâ.
Eyahsebu-l-insânu en yutrake sudâ(n).
Elem yeku nutfeten min meneyyin yumnâ.
Śumme kâne ‘alekaten feḣaleka fesevvâ.
Fece’ale minhu-zzevceyni-żżekera vel-unśâ.
Eleyse żâlike bikâdirin ‘alâ en yuhyiye-lmevtâ.
(Transliterasyon)
75|26|كَلَّآ إِذَا بَلَغَتِ ٱلتَّرَاقِىَ
75|27|وَقِيلَ مَنْ رَاقٍ
75|28|وَظَنَّ أَنَّهُ ٱلْفِرَاقُ
75|29|وَٱلْتَفَّتِ ٱلسَّاقُ بِٱلسَّاقِ
75|30|إِلَىٰ رَبِّكَ يَوْمَئِذٍ ٱلْمَسَاقُ
75|31|فَلَا صَدَّقَ وَلَا صَلَّىٰ
75|32|وَلَٰكِن كَذَّبَ وَتَوَلَّىٰ
75|33|ثُمَّ ذَهَبَ إِلَىٰٓ أَهْلِهِۦ يَتَمَطَّىٰٓ
75|34|أَوْلَىٰ لَكَ فَأَوْلَىٰ
75|35|ثُمَّ أَوْلَىٰ لَكَ فَأَوْلَىٰٓ
75|36|أَيَحْسَبُ ٱلْإِنسَٰنُ أَن يُتْرَكَ سُدًى
75|37|أَلَمْ يَكُ نُطْفَةً مِّن مَّنِىٍّ يُمْنَىٰ
75|38|ثُمَّ كَانَ عَلَقَةً فَخَلَقَ فَسَوَّىٰ
75|39|فَجَعَلَ مِنْهُ ٱلزَّوْجَيْنِ ٱلذَّكَرَ وَٱلْأُنثَىٰٓ
75|40|أَلَيْسَ ذَٰلِكَ بِقَٰدِرٍ عَلَىٰٓ أَن يُحْۦِىَ ٱلْمَوْتَىٰ