Rahmân ve Rahîm olan Allah´ın adıyla
Yemin olsun o burçlarla dolu göğe,
O vaat olunan güne,
Tanıklık edene, tanıklık edilene/seyredene, seyredilene,
Ki gebertildi o hendekçi grup/o kamçıları hendek gibi iz bırakan herifler,
O tutuşturulan ateşin adamları,
Onlar onun başında oturmuşlardı.
Ve hepsi, müminlere yaptıklarını seyrediyorlardı.
Onlardan sadece, Azîz ve Hamîd Allah'a iman ettikleri için öc alıyorlardı.
O Allah ki, göklerin ve yerin mülkü kendisinindir. Allah her şeye tanıktır.
(Yaşar Nuri ÖZTÜRK)
Burçlar sahibi göğe andolsun,
Va'dedilen güne andolsun,
(O gün) Şahide ve şahidlik edilene andolsun,
Ki kahroldu o hendeğin adamları
O yakıt doldurulup tutuşturulmuş ateş (hendeğinin adamları)!
Onlar, o(ateş hendeği)nin başında oturmuşlardı.
Ve onlar, mü'minlere yaptıklarını seyrediyorlardı.
Mü'minler sırf aziz, övgüye layık Allah'a inandıkları için o (zalim)ler onlardan öc aldılar.
O (Allah) ki göklerin ve yerin hükümranlığı O'nundur. Allah, her şeye tanıktır.
(Süleyman Ateş)
Burçlar sahibi gökyüzüne,
Vaad olunan o güne,
Şahitlik edene ve edilene andolsun ki,
Kahroldu o hendeğin sahipleri,
O çıralı ateşin,
Hani o ateşin başına oturmuşlar,
Müminlere yaptıklarını seyrediyorlardı.
Müminlere kızmalarının sebebi de, onların yalnız çok güçlü ve övgüye lâyık olan Allah'a iman etmeleri idi.
O Allah ki, göklerin ve yerin hükümranlığı O'nundur ve Allah her şeye şahittir.
(Elmalılı Hamdi Yazır)
Ve-ssemâ-i żâti-lburûc(i).
Velyevmi-lmev’ûd(i).
Ve şâhidin ve meşhûd(in).
Kutile ashâbu-l-uḣdûd(i).
Ennâri żâti-lvekûd(i).
İż hum ‘aleyhâ ku’ûd(un).
Vehum ‘alâ mâ yef’alûne bilmu/minîne şuhûd(un).
Vemâ nekamû minhum illâ en yu/minû bi(A)llâhi-l’azîzi-lhamîd(i).
Elleżî lehu mulku-ssemâvâti vel-ard(i) va(A)llâhu ‘alâ kulli şey-in şehîd(un)
(Transliterasyon)
85|1|بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ وَٱلسَّمَآءِ ذَاتِ ٱلْبُرُوجِ
85|2|وَٱلْيَوْمِ ٱلْمَوْعُودِ
85|3|وَشَاهِدٍ وَمَشْهُودٍ
85|4|قُتِلَ أَصْحَٰبُ ٱلْأُخْدُودِ
85|5|ٱلنَّارِ ذَاتِ ٱلْوَقُودِ
85|6|إِذْ هُمْ عَلَيْهَا قُعُودٌ
85|7|وَهُمْ عَلَىٰ مَا يَفْعَلُونَ بِٱلْمُؤْمِنِينَ شُهُودٌ
85|8|وَمَا نَقَمُوا۟ مِنْهُمْ إِلَّآ أَن يُؤْمِنُوا۟ بِٱللَّهِ ٱلْعَزِيزِ ٱلْحَمِيدِ
85|9|ٱلَّذِى لَهُۥ مُلْكُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَٱللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَىْءٍ شَهِيدٌ