Rahmân ve Rahîm olan Allah´ın adıyla
Yemin olsun Güneş'e ve ışığının parladığı kuşluk vaktine,
Onu izlediğinde Ay'a,
Onu iyice açtığı vakit gündüze,
Ve onu sarıp sarmaladığı zaman geceye.
Göğe ve onu kurana,
Yere ve onu döşeyene.
Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirene.
Ardından da ona bozukluğunu ve takvasını ilham edene ki,
Benliği temizleyip arındıran, gerçekten kurtulmuştur.
Onu kirletip örtense kayba uğramıştır.
Semûd kavmi, azgınlığı yüzünden yalanladı.
En haydutları ortaya fırladığı zaman,
Allah'ın elçisi onlara şöyle demişti: "Allah'ın devesini ve onun su içme hakkını koruyun."
Fakat elçiye inanmadılar da deveyi devirip boğazladılar. Bunun üzerine, Rableri onların günahlarını kendi başlarına geçirdi de o yurdu dümdüz etti.
Allah, işin sonundan korkacak değil ya!
(Yaşar Nuri ÖZTÜRK)
Güneşe ve onun aydın sabahına andolsun,
Onu izleyen aya andolsun,
Güneşi ortaya çıkaran gündüze andolsun.
Onu örten geceye andolsun.
Göğe ve onu yapana andolsun.
Yere ve onu yuvarlayıp döşeyene andolsun.
Nefse ve onu biçimlendirene,
Ona bozukluğunu ve korunmasını (isyanını ve ita'atini) ilham edene andolsun ki:
(Allah'tan başkasına tapmayarak) Nefsini yücelten kazanmış,
(Yaratıklara taparak) Onu alçaltan da ziyana uğramıştır.
Semud (kavmi), azgınlığı yüzünden (Hakk'ı) yalanladı.
En haydutları ayaklandığı zaman,
Allah'ın elçisi onlara: "Allah'ın devesine ve onun su içme hakkına dokunmayın!" demişti.
Onu yalanladılar, deveyi kestiler. Rableri de, günahları yüzünden azabı başlarına geçirip, orayı dümdüz etti.
(Rab) Bu işin sonundan korkmaz.
(Süleyman Ateş)
Güneş'e ve onun parıltısına,
Güneş'in ardından gelen Ay'a,
Güneş'i açıp ortaya çıkaran gündüze,
Onu örten geceye,
Göğe ve onu bina edene,
Yere ve onu döşeyene,
Nefse ve onu biçimlendirene,
Sonra da ona kötülük ve takva kabiliyetini verene yemin olsun ki,
Elbette nefsini temizleyip parlatan kurtulmuştur.
Onu kirletip gömen de ziyan etmiştir.
Semud, azgınlığıyla Hakk'ı yalanladı,
En azgınları ileri atılınca,
Allah'ın Rasulü (Salih peygamber) onlara: "Allah'ın devesini ve onun su nöbetini gözetin." demişti.
Fakat onlar peygamberi yalanlayıp deveyi kestiler. Rableri de günahlarını başlarına geçiriverdi de orayı dümdüz etti.
Öyle ya, Allah bu işin sonundan korkacak değil ya.
(Elmalılı Hamdi Yazır)
Ve-şşemsi ve duhâhâ.
Velkameri iżâ telâhâ.
Ve-nnehâri iżâ cellâhâ.
Velleyli iżâ yaġşâhâ.
Ve-ssemâ-i vemâ benâhâ.
Vel-ardi vemâ tahâhâ.
Ve nefsin vemâ sevvâhâ.
Fe-elhemehâ fucûrahâ ve takvâhâ.
Kad efleha men zekkâhâ.
Ve kad ḣâbe men dessâhâ.
Keżżebet śemûdu bitaġvâhâ.
İżi-nbe’aśe eşkâhâ.
Fekâle lehum rasûlu(A)llâhi nâkata(A)llâhi ve sukyâhâ.
Fekeżżebûhu fe’akarûhâ fedemdeme ‘aleyhim rabbuhum biżenbihim fesevvâhâ.
Velâ yeḣâfu ‘ukbâhâ.
(Transliterasyon)
91|1|بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ وَٱلشَّمْسِ وَضُحَىٰهَا
91|2|وَٱلْقَمَرِ إِذَا تَلَىٰهَا
91|3|وَٱلنَّهَارِ إِذَا جَلَّىٰهَا
91|4|وَٱلَّيْلِ إِذَا يَغْشَىٰهَا
91|5|وَٱلسَّمَآءِ وَمَا بَنَىٰهَا
91|6|وَٱلْأَرْضِ وَمَا طَحَىٰهَا
91|7|وَنَفْسٍ وَمَا سَوَّىٰهَا
91|8|فَأَلْهَمَهَا فُجُورَهَا وَتَقْوَىٰهَا
91|9|قَدْ أَفْلَحَ مَن زَكَّىٰهَا
91|10|وَقَدْ خَابَ مَن دَسَّىٰهَا
91|11|كَذَّبَتْ ثَمُودُ بِطَغْوَىٰهَآ
91|12|إِذِ ٱنۢبَعَثَ أَشْقَىٰهَا
91|13|فَقَالَ لَهُمْ رَسُولُ ٱللَّهِ نَاقَةَ ٱللَّهِ وَسُقْيَٰهَا
91|14|فَكَذَّبُوهُ فَعَقَرُوهَا فَدَمْدَمَ عَلَيْهِمْ رَبُّهُم بِذَنۢبِهِمْ فَسَوَّىٰهَا
91|15|وَلَا يَخَافُ عُقْبَٰهَا