İş böyle gitmeyecektir! Yer birbirine çarpılıp dümdüz hale getirildiğinde,
Rabbin gelip melekler saf saf dizildiğinde,
O gün cehennem de getirilir. İşte o gün düşünüp anlar insan. Ama düşünüp hatırlamanın ona ne yararı var!
Der ki: "Keşke şu hayatım için önden bir şeyler gönderseydim."
O gün hiç kimse O'nun azabı gibi azap edemez.
Ve hiç kimse O'nun vurduğu bağ gibi bağ vuramaz.
Ey sükûna kavuşmuş benlik!
Dön Rabbine, razı etmiş ve razı edilmiş olarak!
Gir kullarımın arasına!
Gir cennetime!
(Yaşar Nuri ÖZTÜRK)
Hayır, yer birbiri ardınca sarsılıp dümdüz edildiği zaman,
Melekler sıra sıra dizili durumda Rabbin geldiği zaman.
Ve cehennem de getirildiği zaman. İşte o gün insan anlar, ama artık anlamanın kendisine ne yararı var?
(O zaman insan): "Ah, keşke ben bu hayatım için (iyi işler yapıp) gönderseydim!" der.
O gün O'nun yapacağı azabı kimse yapamaz.
Ve O'nun vuracağı bağı kimse vuramaz!
Ey huzura eren nefis!
Razı edici ve razı edilmiş olarak Rabbine dön!
(İyi) Kullarım arasına gir!
Cennetime gir!
(Süleyman Ateş)
Hayır hayır, yer birbiri ardınca sarsılıp dümdüz olduğu zaman,
Rabbinin emri gelip melekler sıra sıra dizildiği zaman,
Ki cehennem de o gün getirilmiştir. İşte o gün insan anlar. Fakat bu anlamanın ona ne yararı var?
"Keşke hayatım için bir şeyler yapıp gönderseydim." der.
Artık o gün Allah'ın edeceği azabı kimse edemez.
Onun vuracağı bağı kimse vuramaz.
Ey, Rabbine, itaat edip huzura eren nefis!
Hem hoşnut edici, hem de hoşnut edilmiş olarak Rabbine dön.
Kullarımın arasına gir.
Cennetime gir.
(Elmalılı Hamdi Yazır)
Kellâ iżâ dukketi-l-ardu dekken dekkâ(n).
Ve câe rabbuke vel-meleku saffen saffâ(n).
Ve cî-e yevme-iżin bi-cehennem(e) yevme-iżin yeteżekkeru-l-insânu ve ennâ lehu-żżikrâ.
Yekûlu yâ leytenî kaddemtu lihayâtî.
Feyevme-iżin lâ yu’ażżibu ‘ażâbehu ehad(un).
Velâ yûśiku ve śâkahu ehad(un).
Yâ eyyetuhâ-nnefsu-lmutme-inne(tu).
İrci’î ilâ rabbiki râdiyeten merdiyye(ten).
Fedḣulî fî ‘ibâdî.
Vedḣulî cennetî.
(Transliterasyon)
89|21|كَلَّآ إِذَا دُكَّتِ ٱلْأَرْضُ دَكًّا دَكًّا
89|22|وَجَآءَ رَبُّكَ وَٱلْمَلَكُ صَفًّا صَفًّا
89|23|وَجِا۟ىٓءَ يَوْمَئِذٍۭ بِجَهَنَّمَ يَوْمَئِذٍ يَتَذَكَّرُ ٱلْإِنسَٰنُ وَأَنَّىٰ لَهُ ٱلذِّكْرَىٰ
89|24|يَقُولُ يَٰلَيْتَنِى قَدَّمْتُ لِحَيَاتِى
89|25|فَيَوْمَئِذٍ لَّا يُعَذِّبُ عَذَابَهُۥٓ أَحَدٌ
89|26|وَلَا يُوثِقُ وَثَاقَهُۥٓ أَحَدٌ
89|27|يَٰٓأَيَّتُهَا ٱلنَّفْسُ ٱلْمُطْمَئِنَّةُ
89|28|ٱرْجِعِىٓ إِلَىٰ رَبِّكِ رَاضِيَةً مَّرْضِيَّةً
89|29|فَٱدْخُلِى فِى عِبَٰدِى
89|30|وَٱدْخُلِى جَنَّتِى