Rahmân ve Rahîm olan Allah´ın adıyla
Yemin olsun tan yerinin ağarma vaktine,
On geceye,
Çifte ve teke,
Yola koyulduğu zaman geceye.
Nasıl, bunlarda akıl sahibi için bir yemin var mı?
Görmedin mi ne yaptı Rabbin Âd kavmine?
Sütunlarla dolu İrem'e,
Ki beldeler içinde onun benzeri yaratılmamıştı.
Ve ne yaptı vadide kayaları oyan Semûd kavmine?
Ve kazıklar sahibi Firavun'a.
Bunlar, ülkelerde azıp zulmetmişlerdi.
Ve oralarda bozgunu çoğaltmışlardı.
Bu yüzden Rabbin, üzerlerine azap kamçısını yağdırıverdi.
Çünkü Rabbin tam gözetleme yerindedir/tam bir biçimde gözetlemektedir.
(Yaşar Nuri ÖZTÜRK)
Andolsun fecre (tan yeri ağarmasına),
On geceye,
Çift'e ve tek'e,
Gitmekte olan geceye.
Bu( anıla)n (şeyler)de akıl sahibi için bir yemin var, değil mi? (İşte bunlara andolsun ki kafirler mutlaka azaba uğrayacaklardır!)
Görmedin mi Rabbin ne yaptı 'Ad(kavmin)e?
Sütunlu İrem'e?
Ki ülkeler arasında onun eşi yaratılmamıştı.
Vadi('l-Kura)da kayaları oya(rak evler yapa)n Semud(kavmin)e?
Ve kazıklar sahibi Fir'avn'a?
Bunlar ülkelerde azmışlardı.
Oralarda çok kötülük etmişlerdi.
Bu yüzden Rabbin onların üzerine azab kırbacını çarptı.
Elbette Rabbin gözetleme yerindedir (her an kullarının fiillerini gözetlemektedir).
(Süleyman Ateş)
Andolsun fecre.
On geceye (Zilhicce ayının ilk on gecesine).
Çifte ve teke.
Gitmekte olan geceye.
Nasıl, bunlarda bir akıl sahibi için yemin var değil mi?
Görmedin mi Rabbin ne yaptı Âd kavmine?
Sütunlar sahibi İrem'e?
Ki ülkeler içinde onun benzeri yaratılmamıştı.
Vâdide kayaları yontan Semud kavmine?
Kazıklar sahibi (güçlü, kuvvetli) Firavun'a?
Bunlar ülkelerde azmışlardı.
Oralarda çok bozgunculuk yapmışlardı.
Bu yüzden Rabbin onların üstüne azap kamçısı yağdırdı.
Kuşkusuz Rabbin her an gözetlemededir.
(Elmalılı Hamdi Yazır)
Vel-fecr(i).
Ve leyâlin ‘aşr(in).
Ve-şşef’i vel-vetr(i).
Velleyli iżâ yesr(i).
Hel fî żâlike kasemun liżî hicr(in).
Elem tera keyfe fe’ale rabbuke bi’âd(in).
İrame żâti-l’imâd(i).
Elletî lem yuḣlak miśluhâ fî-lbilâd(i).
Ve śemûde-lleżîne câbû-ssaḣra bil-vâd(i).
Ve fir’avne żî-l-evtâd(i).
Elleżîne taġav fî-lbilâd(i).
Fe-ekśerû fîhâ-lfesâd(e).
Fesabbe ‘aleyhim rabbuke sevta ‘ażâb(in).
İnne rabbeke lebilmirsâd(i).
(Transliterasyon)
89|1|بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ وَٱلْفَجْرِ
89|2|وَلَيَالٍ عَشْرٍ
89|3|وَٱلشَّفْعِ وَٱلْوَتْرِ
89|4|وَٱلَّيْلِ إِذَا يَسْرِ
89|5|هَلْ فِى ذَٰلِكَ قَسَمٌ لِّذِى حِجْرٍ
89|6|أَلَمْ تَرَ كَيْفَ فَعَلَ رَبُّكَ بِعَادٍ
89|7|إِرَمَ ذَاتِ ٱلْعِمَادِ
89|8|ٱلَّتِى لَمْ يُخْلَقْ مِثْلُهَا فِى ٱلْبِلَٰدِ
89|9|وَثَمُودَ ٱلَّذِينَ جَابُوا۟ ٱلصَّخْرَ بِٱلْوَادِ
89|10|وَفِرْعَوْنَ ذِى ٱلْأَوْتَادِ
89|11|ٱلَّذِينَ طَغَوْا۟ فِى ٱلْبِلَٰدِ
89|12|فَأَكْثَرُوا۟ فِيهَا ٱلْفَسَادَ
89|13|فَصَبَّ عَلَيْهِمْ رَبُّكَ سَوْطَ عَذَابٍ
89|14|إِنَّ رَبَّكَ لَبِٱلْمِرْصَادِ