Rahmân ve Rahîm olan Allah´ın adıyla
Rabbinin o Al'a, o yüce adını tespih et!
O ki yarattı, düzene koydu,
O ki miktarını, şeklini belirledi, yolunu çizip aydınlattı.
O ki otlağı çıkardı,
Sonra da onu sellerin sürüklediği morarmış bir atık haline getirdi.
Seni/sana okutacağız da artık unutmayacaksın.
Allah'ın dilediği müstesna. O, açıklananı da gizleneni de bilir.
Sana, en kolay olanı kolaylaştıracağız.
Eğer hatırlatmak yarar sağlarsa hatırlat/öğüt ver!
İçine ürperti düşen, öğüt alacaktır.
İçi kararmış bedbaht ise ondan kaçınacaktır.
En büyük ateşe girer o.
Sonra orada ne ölür ne de hayat bulur.
(Yaşar Nuri ÖZTÜRK)
Rabbinin yüce adını tesbih et (O'nun eksikliklerden uzak olduğunu an).
O ki (her şeyi) yarattı, düzenledi.
Ve O ki herşeyin miktarını, biçimini belirleyip hedefini gösterdi.
Ve O ki otlağı çıkardı,
Sonra da onu kupkuru, siyah bir çöpe çevirdi.
Sana (Kur'an'ı), okutacağız, unutmayacaksın.
Yalnız Allah'ın dilediğini unutursun. O, açığı da bilir, gizli olanı da.
Seni en kolay yola muvaffak edeceğiz.
O halde eğer hatırlatmak yarar verirse hatırlat, öğüt ver.
(Allah'a) Saygılı olan hatırlar (öğüt alır).
Bahtsız olan da ondan kaçınır.
O da en büyük ateşe girer.
Sonra orada ne ölür, ne de yaşar.
(Süleyman Ateş)
Rabbinin yüce adını tesbih et.
Yaratıp düzene koyan O'dur.
Takdir edip hidayeti gösteren O'dur.
Otlağı çıkaran,
Sonra da onu karamsı bir sel köpüğü haline getiren O'dur.
Bundan böyle sana Kur'ân'ı okutacağız da unutmayacaksın.
Yalnız Allah'ın dilediği başkadır. Çünkü o açığı da bilir, gizliyi de.
Seni en kolay yola muvaffak kılacağız.
Onun için öğüt ver, eğer öğüt fayda verirse.
Saygısı olan öğüt alacaktır.
Pek bedbaht olan da ondan kaçınacaktır.
O ki, en büyük ateşe girecektir.
Sonra ne ölecek onda, ne de hayat bulacaktır.
(Elmalılı Hamdi Yazır)
Sebbihi-sme rabbike-l-a’lâ.
Elleżî ḣaleka fesevvâ.
Velleżî kaddera fehedâ.
Velleżî aḣrace-lmer’â.
Fece’alehu ġuśâen ahvâ.
Senukri-uke felâ tensâ.
İllâ mâ şâa(A)llâh(u) innehu ya’lemu-lcehra vemâ yaḣfâ.
Ve nuyessiruke lilyusrâ.
Feżekkir in nefe’ati-żżikrâ.
Seyeżżekkeru men yaḣşâ.
Ve yetecennebuhâ-l-eşkâ.
Elleżî yaslâ-nnâra-lkubrâ.
Śumme lâ yemûtu fîhâ velâ yahyâ.
(Transliterasyon)
87|1|بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ سَبِّحِ ٱسْمَ رَبِّكَ ٱلْأَعْلَى
87|2|ٱلَّذِى خَلَقَ فَسَوَّىٰ
87|3|وَٱلَّذِى قَدَّرَ فَهَدَىٰ
87|4|وَٱلَّذِىٓ أَخْرَجَ ٱلْمَرْعَىٰ
87|5|فَجَعَلَهُۥ غُثَآءً أَحْوَىٰ
87|6|سَنُقْرِئُكَ فَلَا تَنسَىٰٓ
87|7|إِلَّا مَا شَآءَ ٱللَّهُ إِنَّهُۥ يَعْلَمُ ٱلْجَهْرَ وَمَا يَخْفَىٰ
87|8|وَنُيَسِّرُكَ لِلْيُسْرَىٰ
87|9|فَذَكِّرْ إِن نَّفَعَتِ ٱلذِّكْرَىٰ
87|10|سَيَذَّكَّرُ مَن يَخْشَىٰ
87|11|وَيَتَجَنَّبُهَا ٱلْأَشْقَى
87|12|ٱلَّذِى يَصْلَى ٱلنَّارَ ٱلْكُبْرَىٰ
87|13|ثُمَّ لَا يَمُوتُ فِيهَا وَلَا يَحْيَىٰ