KUR'AN'IN TEMEL KAVRAMLARI

Kur'an'ı insanlık dünyasına bugün inmiş gibi ele alan kavramsal yaklaşım.

Kavram ve Tanım arasındaki fark:

“Kavram” sözcüğü “günlük yaşam içerisinde” belirli bir örnek, olay veya durum karşısında akıl ve mantık yürüterek veya hayal ederek deneyimleyip gerçekleştirdiğimiz “davranış ürettiğimiz” zihnimizde aklımızda yer etmiş zihinsel intiba ve kanıların veya kapsamlı genellemelerimizin tümünü içeren bir anlam taşımaktadır.



Öte yandan; “tanım” bir sözcük veya sözcük grubunun veya bir işaretin, sembolün anlamsal (semantik) niteliğinin, izahı açıklamasıdır.

ÖNSÖZ

Bu eser, muhtevası, yaklaşım tarzı ve hacmi birlikte düşünüldüğünde, hiçbir dilde aynısı olmayan bir çalışmadır. Benzeri çalışmalar, ya tarzları yahut da hacim ve muhteveaları bakımından ikinci sırada kalmaktadır. Mesela Isfahanlı Râgıb'ın aşılmaz eseri el-Müfredât, hacmi bakımından geniş, muhtevası bakımından doyurucu olmakla birlikte Kur'ansal kavramları sadece filolojik ve edebi yönden incelediği için farklı bir türün ürünüdür; bir tür lügattır.

Kur'ansal kavramlar hakkında toplu, doyurucu bilgiler elde etmek, "tefsir okumakla" hem çok zor mümkün olur, hem de az veya çok ihtisas gerektirir.

Elinizdeki eser, bu zorluğu büyük ölçüde ortadan kaldırmıştır. Her seviyede insan, bu eseri okuyarak, Kur'ansal kavramlar hakkında doyurucu, toplu bilgiler edinebilecektir. O halde bu eser, günümüz insanının Kur'an'ın mesajını ve muhtevasını gereğince kavraması açısından önemli bir kaynaktır.

Bu satırların yazarı, bütün çalışmalarında, özellikle bu eserin hazırlanışında, Kur'an'ı, insanlık dünyasına bugün inmiş gibi ele almış ve onun insana söylemek istediğini bu ruh ve şuur zemininde kalarak değerlendirmiştir.

Bu bakımdan hem geleneksel Doğu'nun hem de modern Batı'nın kabullerini ve tabularını dokunulmaz kılarak Kur'an'ı kayıtlı ve şartlı okuyanlar bu eserde sergilenen tespitleri kavramakta zorluk çekebilirler. Bu, onların sorunudur.

30 yılı aşkın bir zamanın çalışmaları sonucunda vücut bulan bu eserin tüm insanlığa yararlı olmasını diliyorum. şimdi ve ebediyete akıp giden zaman boyunca, bu eseri okuyanların, yazarına verecekleri ödül, onu sevgi ve dua ile anmaları olacaktır.

Prof. Dr. Yaşar Nuri ÖZTÜRK

Paşabahçe, 2011



Etimofilolojik Kaynaklar

Stanford Encyclopedia of Philosophy
Aramice Sözlük
Arapça Sözlük
İngilizce Sözlük
İngilizce Etimoloji Sözlüğü
İngilizce-Arapça Kur'an'ı Kerim Kulliyatı

Yazarın Diğer Eserleri

DİN MASKELİ ALLAH DÜŞMANLIĞI "ŞİRK"
"MAUN" SURESİ BÖYLE BUYURDU
Saltanat Dinciliğinin Öncüsü "FİRAVUN"
Dinde reform Değil "İSLAM'DA TECDİT"
"KÖTÜLÜK TOPLUMU"
"DEİZM"
"ALLAH İLE ALDATMAK"

Kâri’a Suresi 1-11. Ayetler

İlk Mekke dönemi surelerindendir, 11 ayettir. İlk ayetinde kıyametin/afetin/toplumsal altüst oluşun korkunç gürültüsü el-gari'a olarak tasvir edildiği için bu adı almıştır. Herhangi bir ölçü ve tartı (mevâzin) derdi olmayan şehrin zenginlikten şımarmış ileri gelenlerini dünyada yıkılış/ahirette ateş ile tehdit eder.

Rahmân ve Rahîm olan Allah´ın adıyla

O Kaaria, o şiddetli ses çıkararak çarpan. Nedir Kaaria? Kaaria'nın ne olduğunu sana bildiren nedir? O gün insanlar, çırpınarak yayılmış pervaneler gibi olurlar. Dağlar, didilmiş renkli yün gibi olur. İşte o gün, tartıları ağır basan kişi, Evet o kişi, hoşnutluk verici bir yaşayış içindedir. Tartıları hafif çekeninse, Anası, Hâviye'dir. Onun ne olduğunu sana bildiren nedir? Kızışmış bir ateştir o!
(Yaşar Nuri ÖZTÜRK)


Çarpan olay! Nedir o çarpan olay? O çarpan olayın ne olduğunu sen nereden bileceksin? O gün insanlar, yayılmış pervaneler gibi olur(lar). Dağlar atılmış renkli yün gibi olur. Kimin tartıları ağır gelirse, O, memmun edici bir hayat içindedir. Kimin tartıları hafif gelirse, Onun anası (bağrına atılacağı) haviye(uçurum)dur. Onun ne olduğunu sen nereden bileceksin? Kızgın bir ateştir!
(Süleyman Ateş)


Kâria! (Çarpacak kıyamet) Nedir o kâria? Kârianın ne olduğunu sen bilir misin? Kâria! (Çarpacak kıyamet) Nedir o kâria? Kârianın ne olduğunu sen bilir misin? Kâria! (Çarpacak kıyamet) Nedir o kâria? Kârianın ne olduğunu sen bilir misin? O gün insanlar yayılmış pervaneler gibi olurlar. Dağlar atılmış renkli yünler gibi olur. O gün kimin tartıları ağır basarsa o, hoşnut olacağı bir hayat içindedir. O gün kimin tartıları ağır basarsa o, hoşnut olacağı bir hayat içindedir. Kimin tartıları hafif gelirse, onun anası da (varacağı yer, sığınacağı durağı) hâviye (uçurum)dır. Kimin tartıları hafif gelirse, onun anası da (varacağı yer, sığınacağı durağı) hâviye (uçurum)dır. O uçurumun ne olduğunu sen nereden bileceksin? O, kızgın bir ateştir.
(Elmalılı Hamdi Yazır)


El-kâri’a(tu). Mâ-lkâri’a(tu). Vemâ edrâke mâ-lkâri’a(tu). Yevme yekûnu-nnâsu kelferâşi-lmebśûś(i). Ve tekûnu-lcibâlu kel’ihni-lmenfûş(i). Fe-emmâ men śekulet mevâzînuh(u). Fehuve fî ‘îşetin râdiye(tin). Ve emmâ men ḣaffet mevâzînuh(u). Fe-ummuhu hâviye(tun). Vemâ edrâke mâ hiyeh. Nârun hâmiye(tun).
(Transliterasyon)



101|1|بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ ٱلْقَارِعَةُ

101|2|مَا ٱلْقَارِعَةُ

101|3|وَمَآ أَدْرَىٰكَ مَا ٱلْقَارِعَةُ

101|4|يَوْمَ يَكُونُ ٱلنَّاسُ كَٱلْفَرَاشِ ٱلْمَبْثُوثِ

101|5|وَتَكُونُ ٱلْجِبَالُ كَٱلْعِهْنِ ٱلْمَنفُوشِ

101|6|فَأَمَّا مَن ثَقُلَتْ مَوَٰزِينُهُۥ

101|7|فَهُوَ فِى عِيشَةٍ رَّاضِيَةٍ

101|8|وَأَمَّا مَنْ خَفَّتْ مَوَٰزِينُهُۥ

101|9|فَأُمُّهُۥ هَاوِيَةٌ

101|10|وَمَآ أَدْرَىٰكَ مَا هِيَهْ

101|11|نَارٌ حَامِيَةٌۢ