(Yaşar Nuri ÖZTÜRK)
Öyleyse yalanlayanlara ita'at etme. İstediler ki, sen yağcılık yapasın da onlar da yağcılık yapsınlar (sana yumuşak davransınlar). Şunların hiçbirine ita'at etme: Yemin edip duran aşağılık, Kötüleyip duran, söz götürüp getiren, Hayra engel olan, saldırgan, günahkar, Kaba, sonra da kötülükle damgalı, Mal ve oğullar sahibi olmuş diye (yolunu şaşırmış). Kendisine ayetlerimiz okunduğu zaman: "Eskilerin masalları" der. Biz onu burnunun üzerine damga vurup işaretleyeceğiz.
(Süleyman Ateş)
O halde, yalanlayıcılara itaat etme. Onlar istediler ki yumuşak davranasın da onlar da sana yumuşak davransınlar. Şunların hiçbirine boyun eğme: Yemin edip duran aşağılık, Daima kusur arayıp kınayan, hep lâf götürüp getiren, Hayra engel olan, saldırgan, günahkâr, Kaba ve haşin, sonra da kötülükle damgalı, Mal ve oğulları var diye (böyle davranır). Kendisine âyetlerimiz okunduğunda: "Eskilerin masalları" der. Yakında biz onu hortumunun (burnunun) üzerinden damgalayacağız.
(Elmalılı Hamdi Yazır)
Felâ tuti’i-lmukeżżibîn(e). Veddû lev tudhinu feyudhinûn(e). Velâ tuti’ kulle hallâfin mehîn(in). Hemmâzin meşşâ-in binemîm(in). Mennâ’in lilḣayri mu’tedin eśîm(in). ‘Utullin ba’de żâlike zenîm(in). En kâne żâ mâlin ve benîn(e). İżâ tutlâ ‘aleyhi âyâtunâ kâle esâtîru-l-evvelîn(e). Senesimuhu ‘alâ-lḣurtûm(i).
(Transliterasyon)
68|9|وَدُّوا۟ لَوْ تُدْهِنُ فَيُدْهِنُونَ
68|10|وَلَا تُطِعْ كُلَّ حَلَّافٍ مَّهِينٍ
68|11|هَمَّازٍ مَّشَّآءٍۭ بِنَمِيمٍ
68|12|مَّنَّاعٍ لِّلْخَيْرِ مُعْتَدٍ أَثِيمٍ
68|13|عُتُلٍّۭ بَعْدَ ذَٰلِكَ زَنِيمٍ
68|14|أَن كَانَ ذَا مَالٍ وَبَنِينَ
68|15|إِذَا تُتْلَىٰ عَلَيْهِ ءَايَٰتُنَا قَالَ أَسَٰطِيرُ ٱلْأَوَّلِينَ
68|16|سَنَسِمُهُۥ عَلَى ٱلْخُرْطُومِ