Rahmân ve Rahîm olan Allah´ın adıyla
Yazıklar olsun arkadan çekiştirenlerin, kaş göz işareti yapıp alay edenlerin tümüne! O ki, mal biriktirdi, onu saydı da saydı, Sanır ki, malı sonsuzlaştıracaktır kendisini. Hayır, iş, sandığı gibi değil! Yemin olsun ki fırlatılıp atılacaktır o kırıp geçirene, yalayıp yutana/Hutame'ye. Hutame'nin ne olduğunu sana öğreten nedir? Allah'ın, tutuşturulmuş ateşidir o, Ki tırmanıp işler yüreklere. O, onların üzerine kilitlenecektir. Uzatılmış sütunlar arasında...
(Yaşar Nuri ÖZTÜRK)
(İnsanları) Diliyle çekiştiren, kaş ve gözüyle işaretler yapıp alay eden her fesad kişinin vay haline! O ki mal yığdı, onu saydı durdu. Malının, kendisini ebedi yaşatacağını sanıyor. Hayır, andolsun ki o, Hutame'ye atılacaktır. Hutame'nin ne olduğunu sen nereden bileceksin? Allah'ın tutuşturulmuş ateşidir. (Bir ateş) Ki gönüllere işler. O, onların üzerine kapatılıp kilitlenecektir. (Kendileri,) Uzatılmış direkler arasında (bağlı) olarak (kalacaklardır).
(Süleyman Ateş)
Mal toplayıp onu tekrar tekrar sayan, insanları arkadan çekiştirip, kaş göz hareketleriyle alay edenlerin (hümeze ve lümezenin) vay haline! Mal toplayıp onu tekrar tekrar sayan, insanları arkadan çekiştirip, kaş göz hareketleriyle alay edenlerin (hümeze ve lümezenin) vay haline! Malının, kendisini ebedi yaşatacağını sanır. Hayır, andolsun ki, o hutame (cehennem)ye atılacaktır. Hutame'nin ne olduğunu bilir misin? O, kalplerin içine işleyecek, Allah'ın tutuşturulmuş bir ateşidir. O, kalplerin içine işleyecek, Allah'ın tutuşturulmuş bir ateşidir. Cehennemlikler, dikilmiş direklere bağlı oldukları halde, o ateşin kapıları üzerlerine kapatılacaktır. Cehennemlikler, dikilmiş direklere bağlı oldukları halde, o ateşin kapıları üzerlerine kapatılacaktır.
(Elmalılı Hamdi Yazır)
Veylun likulli humezetin lumeze(tin). Elleżî ceme’a mâlen ve ’addedeh(u). Yahsebu enne mâlehu aḣledeh(u). Kellâ leyunbeżenne fî-lhutame(ti). Vemâ edrâke mâ-lhutame(tu). Nâru(A)llâhi-lmûkade(tu). Elletî tettali’u ‘alâ-l-ef-ide(ti). İnnehâ ‘aleyhim mu/sade(tun). Fî ‘amedin mumeddede(tin).
(Transliterasyon)
104|2|ٱلَّذِى جَمَعَ مَالًا وَعَدَّدَهُۥ
104|3|يَحْسَبُ أَنَّ مَالَهُۥٓ أَخْلَدَهُۥ
104|4|كَلَّا لَيُنۢبَذَنَّ فِى ٱلْحُطَمَةِ
104|5|وَمَآ أَدْرَىٰكَ مَا ٱلْحُطَمَةُ
104|6|نَارُ ٱللَّهِ ٱلْمُوقَدَةُ
104|7|ٱلَّتِى تَطَّلِعُ عَلَى ٱلْأَفْـِٔدَةِ
104|8|إِنَّهَا عَلَيْهِم مُّؤْصَدَةٌ
104|9|فِى عَمَدٍ مُّمَدَّدَةٍۭ