(Yaşar Nuri ÖZTÜRK)
Yoo, yemin ederim; gördüklerinize, Ve görmediklerinize, Ki, o (Kur'an) elbette değerli bir elçinin sözüdür. O, bir şa'irin sözü değildir. Ne de az inanıyorsunuz! Bir kahinin sözü de değildir. Ne de az düşünüyorsunuz! Alemlerin Rabbi tarafından indirilmiştir. Eğer o, (Muhammed), bazı laflar uydurup bize iftira etseydi, Elbette onun sağ(elini veya kuvvet)ini alırdık. Sonra onun can damarını keserdik. Sizden hiç kimse buna engel olamazdı. O (Kur'an), korunanlar için bir öğüttür. Biz, içinizde yalanlayanlar bulunduğunu elbette biliyoruz. Doğrusu o, kafirler için hasrettir. O, kesin gerçektir. Öyleyse ulu Rabbinin adını tesbih et (O'nun eksikliklerinden uzak, yücelerden yüce olduğunu an).
(Süleyman Ateş)
Andolsun gördüklerinize, Ve görmediklerinize.. Kuşkusuz Kur'ân, şerefli bir peygamberin (Allah'tan) getirdiği sözdür. O bir şair sözü değildir, siz çok az inanıyorsunuz. Bir kâhin sözü de değildir, ne de az düşünüyorsunuz! O, âlemlerin Rabbi tarafından indirilmedir. O, bize isnâden bazı sözler uydurmaya kalkışsaydı, Elbette biz onu bundan dolayı kuvvetle yakalardık. Sonra da onun şah damarını keser atardık. O vakit sizden hiçbiriniz ona siper de olamazdınız. O hiç kuşkusuz, takva sahipleri için unutulmayacak bir öğüttür. Bununla beraber biz biliyoruz ki sizden inanmayanlar var. Kuşkusuz bu Kur'ân kafirler için bir pişmanlık vesilesidir. Gerçekten o, şüphe götürmez bir bilgidir. O halde, haydi tesbih et Rabbinin yüce ismiyle
(Elmalılı Hamdi Yazır)
Felâ uksimu bimâ tubsirûn(e). Vemâ lâ tubsirûn(e). İnnehu lekavlu rasûlin kerîm(in). Vemâ huve bikavli şâ’ir(in) kalîlen mâ tu/minûn(e). Velâ bikavli kâhin(in) kalîlen mâ teżekkerûn(e). Tenzîlun min rabbi-l’âlemîn(e). Velev tekavvele ‘aleynâ ba’da-l-ekâvîl(i). Le-eḣażnâ minhu bilyemîn(i). Śumme lekata’nâ minhu-lvetîn(e). Femâ minkum min ehadin ‘anhu hâcizîn(e). Ve-innehu leteżkiratun lilmuttekîn(e). Ve-innâ lena’lemu enne minkum mukeżżibîn(e). Ve-innehu lehasratun ‘alâ-lkâfirîn(e). Ve-innehu lehakku-lyakîn(i). Fesebbih bismi rabbike-l’azîm(i).
(Transliterasyon)
69|39|وَمَا لَا تُبْصِرُونَ
69|40|إِنَّهُۥ لَقَوْلُ رَسُولٍ كَرِيمٍ
69|41|وَمَا هُوَ بِقَوْلِ شَاعِرٍ قَلِيلًا مَّا تُؤْمِنُونَ
69|42|وَلَا بِقَوْلِ كَاهِنٍ قَلِيلًا مَّا تَذَكَّرُونَ
69|43|تَنزِيلٌ مِّن رَّبِّ ٱلْعَٰلَمِينَ
69|44|وَلَوْ تَقَوَّلَ عَلَيْنَا بَعْضَ ٱلْأَقَاوِيلِ
69|45|لَأَخَذْنَا مِنْهُ بِٱلْيَمِينِ
69|46|ثُمَّ لَقَطَعْنَا مِنْهُ ٱلْوَتِينَ
69|47|فَمَا مِنكُم مِّنْ أَحَدٍ عَنْهُ حَٰجِزِينَ
69|48|وَإِنَّهُۥ لَتَذْكِرَةٌ لِّلْمُتَّقِينَ
69|49|وَإِنَّا لَنَعْلَمُ أَنَّ مِنكُم مُّكَذِّبِينَ
69|50|وَإِنَّهُۥ لَحَسْرَةٌ عَلَى ٱلْكَٰفِرِينَ
69|51|وَإِنَّهُۥ لَحَقُّ ٱلْيَقِينِ
69|52|فَسَبِّحْ بِٱسْمِ رَبِّكَ ٱلْعَظِيمِ