Eğer yolda, kıvamında yürüselerdi, onları bol bir su ile suvarırdık,
Ki onları, onun içinde imtihan edelim. Kim Rabbinin zikrinden/Kur'an'dan yüz çevirirse Rabbi onu, gittikçe yükselen bir azaba sokar.
Hiç kuşkusuz, mescitler/secdeler Allah içindir. O halde, Allah ile birlikte bir başkasına yakarmayın/Allah'ın yanında bir başkası için çağrıda bulunmayın.
Allah'ın kulu kalkmış O'na yakarırken, onlar onun üzerine keçeleşir gibi üşüşüyorlardı.
De ki: "Ben ancak Rabbime yakarırım/çağırırım. Ve hiç kimseyi O'na ortak koşmam."
De ki: "Ben size zarar verme gücüne de ışık ve aydınlık verme gücüne de sahip değilim."
De ki: "Allah'tan beni hiç kimse kurtaramaz ve O'nun dışında bir sığınak da asla bulamam!"
"Ancak Allah'tan bir tebliğ ve O'nun mesajlarından bir şeyler sunabilirim." Allah'a ve O'nun resulüne isyan edenler için cehennem ateşi vardır. Uzun süre orada kalaçaklardır.
Sonunda, onlar kendilerine vaat edileni gördüklerinde, yardımcı bakımından daha zayıf kim, sayı bakımından daha az kim, bileceklerdir.
De ki: "Bilmiyorum, size vaat edilen şey yakın mıdır yoksa Rabbim onun için uzun bir süre mi koyacaktır?"
Gaybı bilendir O. Gaybı konusunda hiç kimseyi yardımcı yapmıyor.
Seçtiği bir elçi müstesna. Çünkü O, resulünün önünden ve arkasından gözetleyiciler yürütür.
Ki onların, Rablerinin elçiliklerini hedefine tam ulaştırdıklarını bilsin. Allah, onların katında bulunan şeyleri kuşatmış ve her şeyi inceden inceye sayıya bağlamıştır.
(Yaşar Nuri ÖZTÜRK)
Şayet yolda doğru gitselerdi onlara bol su verirdik (rızıklarını bollaştırırdık).
Ki onları, onunla sınayalım. Kim Rabbini anmaktan yüz çevirirse (Rabbi) onu, alt eden bir azaba sokar.
Mescidler, Allah'a mahsustur. Allah ile beraber hiç kimseye yalvarmayın.
Allah'ın kulu kalkıp O'na yalvarınca (hayretten, hepsi) onun üzerine üşüşüp nerdeyse keçe gibi birbirlerine geçeceklerdi.
De ki: "Ben ancak Rabbime yalvarırım ve hiç kimseyi O'na ortak koşmam."
De ki: "Ben size ne zarar, ne de akıl verme gücüne sahip değilim."
De ki: "Beni Allah'(ın azabın)dan hiç kimse kurtaramaz ve ondan başka sığınacak kimse bulamam."
Benim yapabileceğim sadece Allah'tan (bana vahyedilenleri) size duyurmak ve O'nun elçilik görevlerini yerine getirmektir. Artık kim Allah'a ve Elçisine baş kaldırırsa, ona içinde sürekli kalacağı cehennem ateşi vardır.
Kendilerine va'dedilen şeyi (ya azabı veya kıyamet sa'atini) gördükleri zaman, kimin yardımcı bakımından daha zayıf ve sayıca daha az olduğunu bileceklerdir.
De ki: "Size söylenen şey yakın mıdır, yoksa Rabbim onun için uzun bir süre mi koyacaktır, bilmem."
Gaybı bilen O'dur. Gizli bilgisini kimseye göstermez.
Ancak razı olduğu elçiye gösterir. Çünkü O, elçisinin önüne ve arkasına gözetleyiciler (koruyucular) koyar.
(Böyle yapar) Ki onların, Rablerinin kendilerine verdiği mesajları duyurduklarını bilsin. Allah, onlarda bulunan herşeyi (bilgisiyle) kuşatmıştır ve herşeyi bir bir saymış(hesabetmiş)tir.
(Süleyman Ateş)
Onlar gerçekten o yol üzere dosdoğru gitselerdi, elbette kendilerine bol bir su verirdik.
Ki onları onunla sınayalım. Kim Rabbini anmaktan yüz çevirirse, Rabbi onu gittikçe yükselen bir azaba sokar.
Mescitler kuşkusuz Allah'ındır. O halde Allah ile birlikte kimseye yalvarmayın.
Allah'ın kulu (Hz. Peygamber) kalkmış O'na dua ederken, neredeyse (cinler) onun etrafında keçe gibi birbirlerine geçeceklerdi.
De ki: "Ben ancak Rabbime dua eder ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmam"
De ki, "Haberiniz olsun, ben size kendiliğimden ne bir zarar verebilirim, ne de bir yol gösterebilirim."
De ki, "Allah'tan beni kimse kurtaramaz ve ben O'ndan başka bir sığınacak bulamam."
"Benim yapabileceğim, sadece Allah'tan size duyuru yapmak ve O'nun elçilik görevlerini yerine getirmektir." Artık kim Allah'a ve onun elçisine baş kaldırırsa, ona içinde ebedi kalacakları cehennem ateşi vardır.
Kendilerine vaad edilen şeyi gördükleri zaman, kimin yardımcısının en zayıf ve en az olduğunu bileceklerdir.
De ki: "Ben bilmem, o size vaad edilen şey yakın mı, yoksa Rabbim onun için uzun bir süre mi koyar.."
O bütün gaybı bilir. Fakat gaybını hiç kimseye açmaz.
Ancak seçtiği elçiye açar. Çünkü onun önünden ve ardından gözetleyiciler salar.
Bilsin diye ki, onlar Rablerinin elçiliklerini yerine getirmişlerdir. Allah onlarda bulunan her şeyi kuşatmış ve her şeyi bir bir saymıştır
(Elmalılı Hamdi Yazır)
Ve-en levi-stekâmû ‘alâ-ttarîkati le-eskaynâhum mâen ġadekâ(n).
Lineftinehum fîh(i) vemen yu’rid ‘an żikri rabbihi yesluk-hu ‘ażâben sa’adâ(n).
Ve enne-lmesâcide li(A)llâhi felâ ted’û me’a(A)llâhi ehadâ(n).
Ve ennehu lemmâ kâme ‘abdu(A)llâhi yed’ûhu kâdû yekûnûne ‘aleyhi libedâ(n).
Kul innemâ ed’û rabbî velâ uşriku bihi ehadâ(n).
Kul innî lâ emliku lekum darran velâ raşedâ(n).
Kul innî len yucîranî mina(A)llâhi ehadun velen ecide min dûnihi multehadâ(n).
İllâ belâġan mina(A)llâhi ve risâlâtih(i) vemen ya’si(A)llâhe ve rasûlehu fe-inne lehu nâra cehenneme ḣâlidîne fîhâ ebedâ(n).
Hattâ iżâ raev mâ yû’adûne feseya’lemûne men ad’afu nâsiran ve ekallu ‘adedâ(n).
Kul in edrî ekarîbun mâ tû’adûne em yec’alu lehu rabbî emedâ(n).
‘Âlimu-lġaybi felâ yuzhiru ‘alâ ġaybihi ehadâ(n).
İllâ meni-rtedâ min rasûlin fe-innehu yesluku min beyni yedeyhi vemin ḣalfihi rasadâ(n).
Liya’leme en kad eblaġû risâlâti rabbihim ve ehâta bimâ ledeyhim ve ahsâ kulle şey-in ‘adedâ(n).
(Transliterasyon)
72|16|وَأَلَّوِ ٱسْتَقَٰمُوا۟ عَلَى ٱلطَّرِيقَةِ لَأَسْقَيْنَٰهُم مَّآءً غَدَقًا
72|17|لِّنَفْتِنَهُمْ فِيهِ وَمَن يُعْرِضْ عَن ذِكْرِ رَبِّهِۦ يَسْلُكْهُ عَذَابًا صَعَدًا
72|18|وَأَنَّ ٱلْمَسَٰجِدَ لِلَّهِ فَلَا تَدْعُوا۟ مَعَ ٱللَّهِ أَحَدًا
72|19|وَأَنَّهُۥ لَمَّا قَامَ عَبْدُ ٱللَّهِ يَدْعُوهُ كَادُوا۟ يَكُونُونَ عَلَيْهِ لِبَدًا
72|20|قُلْ إِنَّمَآ أَدْعُوا۟ رَبِّى وَلَآ أُشْرِكُ بِهِۦٓ أَحَدًا
72|21|قُلْ إِنِّى لَآ أَمْلِكُ لَكُمْ ضَرًّا وَلَا رَشَدًا
72|22|قُلْ إِنِّى لَن يُجِيرَنِى مِنَ ٱللَّهِ أَحَدٌ وَلَنْ أَجِدَ مِن دُونِهِۦ مُلْتَحَدًا
72|23|إِلَّا بَلَٰغًا مِّنَ ٱللَّهِ وَرِسَٰلَٰتِهِۦ وَمَن يَعْصِ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥ فَإِنَّ لَهُۥ نَارَ جَهَنَّمَ خَٰلِدِينَ فِيهَآ أَبَدًا
72|24|حَتَّىٰٓ إِذَا رَأَوْا۟ مَا يُوعَدُونَ فَسَيَعْلَمُونَ مَنْ أَضْعَفُ نَاصِرًا وَأَقَلُّ عَدَدًا
72|25|قُلْ إِنْ أَدْرِىٓ أَقَرِيبٌ مَّا تُوعَدُونَ أَمْ يَجْعَلُ لَهُۥ رَبِّىٓ أَمَدًا
72|26|عَٰلِمُ ٱلْغَيْبِ فَلَا يُظْهِرُ عَلَىٰ غَيْبِهِۦٓ أَحَدًا
72|27|إِلَّا مَنِ ٱرْتَضَىٰ مِن رَّسُولٍ فَإِنَّهُۥ يَسْلُكُ مِنۢ بَيْنِ يَدَيْهِ وَمِنْ خَلْفِهِۦ رَصَدًا
72|28|لِّيَعْلَمَ أَن قَدْ أَبْلَغُوا۟ رِسَٰلَٰتِ رَبِّهِمْ وَأَحَاطَ بِمَا لَدَيْهِمْ وَأَحْصَىٰ كُلَّ شَىْءٍ عَدَدًۢا