(Yaşar Nuri ÖZTÜRK)
Birinize ölüm geldiği zaman, eğer bir hayır (mal) bırakacaksa, anaya, babaya, yakınlara uygun bir biçimde vasiyyet etmek, korunanlar üzerine bir borçtur. Kim işittikten sonra vasiyyeti değiştirirse, günahı, onu değiştirenlerin boynunadır. Şüphesiz Allah işitendir, bilendir. Kim de vasiyyet edenin bir hata veya günah işlemesinden korkar da (tarafların) aralarını düzeltirse, ona günah yoktur, Allah bağışlayandır, esirgeyendir.
(Süleyman Ateş)
Birinize ölüm geldiği vakit, bir hayır (bir mal) bırakacaksa, babası, anası ve en yakın akrabası için meşru bir surette vasiyet etmek, Allah'tan korkan kimseler üzerine yerine getirilmesi vacib bir hak olarak size farz kılındı. Şimdi her kim, bunu duyduktan sonra onu değiştirirse, her halde vebali, sırf o değiştirenlerin boynunadır. Şüphe yok ki Allah, her şeyi işitir ve bilir. Her kim de vasiyet edenin, bir hata işlemesinden veya bir günaha girmesinden endişe eder de tarafların arasını düzeltirse, ona bir vebal yoktur. Şüphesiz ki, Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.
(Elmalılı Hamdi Yazır)
Kutibe ‘aleykum iżâ hadara ehadekumu-lmevtu in terake ḣayran elvasiyyetu lilvâlideyni vel-akrabîne bilma’rûf(i)(s) hakkan ‘ale-lmuttekîn(e). Femen beddelehu ba’de mâ semi’ahu fe-innemâ iśmuhu ‘ale-lleżîne yubeddilûneh(u) inna(A)llâhe semî’un ‘alîm(un). Femen ḣâfe min mûsin cenefen ev iśmen feasleha beynehum felâ iśme ‘aleyh(i) inna(A)llâhe ġafûrun rahîm(un).
(Transliterasyon)
2|181|فَمَنۢ بَدَّلَهُۥ بَعْدَمَا سَمِعَهُۥ فَإِنَّمَآ إِثْمُهُۥ عَلَى ٱلَّذِينَ يُبَدِّلُونَهُۥٓ إِنَّ ٱللَّهَ سَمِيعٌ عَلِيمٌ
2|182|فَمَنْ خَافَ مِن مُّوصٍ جَنَفًا أَوْ إِثْمًا فَأَصْلَحَ بَيْنَهُمْ فَلَآ إِثْمَ عَلَيْهِ إِنَّ ٱللَّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ