(Yaşar Nuri ÖZTÜRK)
De ki: "Sizi yaratan, size işitme (duyusu), gözler ve gönüller veren O'dur. Ne kadar az şükrediyorsunuz? De ki: "Sizi yerde üreten O'dur ve toplanıp O'na götürüleceksiniz." Doğru (söylüyor) iseniz bu tehdid(ettiğiniz azab) ne zaman gelecek? diyorlar. De ki: (Ona ait) Bilgi, Allah'ın yanındadır. Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım." Onu yakın görünce inkar edenlerin yüzleri kötüleşti. Ve: "İşte çağırıp durduğunuz şey budur!" dendi.
(Süleyman Ateş)
De ki: "Sizi yaratan, size kulaklar gözler ve gönüller veren O'dur. Ne kadar az şükrediyorsunuz!" De ki: "Sizi yerden üreten O'dur ve O'na toplanıp götürüleceksiniz." (Onlar): "Doğru iseniz bu tehdit ne zaman olacak?" diyorlar De ki: "(O'na ait) bilgi, Allah'ın yanındadır. Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım." Onu yakın görünce inkâr edenlerin yüzleri kötüleşti. Ve: "İşte çağırıp durduğunuz şey budur!" dendi.
(Elmalılı Hamdi Yazır)
Kul huve-lleżî enşe-ekum ve ce’ale lekumu-ssem’a vel-ebsâra vel-ef-ide(te) kalîlen mâ teşkurûn(e). Kul huve-lleżî żeraekum fî-l-ardi ve-ileyhi tuhşerûn(e). Ve yekûlûne metâ hâżâ-lva’du in kuntum sâdikîn(e). Kul innemâ-l’ilmu ‘inda(A)llâhi ve-innemâ enâ neżîrun mubîn(un). Felemmâ raevhu zulfeten sî-et vucûhu-lleżîne keferû ve kîle hâżâ-lleżî kuntum bihi tedde’ûn(e)
(Transliterasyon)
67|24|قُلْ هُوَ ٱلَّذِى ذَرَأَكُمْ فِى ٱلْأَرْضِ وَإِلَيْهِ تُحْشَرُونَ
67|25|وَيَقُولُونَ مَتَىٰ هَٰذَا ٱلْوَعْدُ إِن كُنتُمْ صَٰدِقِينَ
67|26|قُلْ إِنَّمَا ٱلْعِلْمُ عِندَ ٱللَّهِ وَإِنَّمَآ أَنَا۠ نَذِيرٌ مُّبِينٌ
67|27|فَلَمَّا رَأَوْهُ زُلْفَةً سِيٓـَٔتْ وُجُوهُ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ وَقِيلَ هَٰذَا ٱلَّذِى كُنتُم بِهِۦ تَدَّعُونَ