İnsanlardan öylesi vardır ki, onun dünya hayatına ilişkin sözü senin hoşuna gider ve o, kalbindekine Allah'ı tanık tutar. Oysaki o, düşmanların en yamanıdır.
Yanından ayrıldığında/işbaşına geçtiğinde yeryüzünde fesat çıkarmak, ekini ve nesli yok etmek için işe koyulur. Oysaki Allah, fesadı sevmez.
Ona, "Allah'tan sakın!" dendiğinde, gurur kendisini günaha götürür. Böylesine, cehennem yeter. Gerçekten ne kötü yataktır o!
İnsanlardan öylesi de vardır ki, benliğini Allah'ın hoşnutluğunu elde etmeye satar. Allah, kullarına karşı Raûf'tur, çok şefkatlidir.
(Yaşar Nuri ÖZTÜRK)
İnsanlardan öylesi var ki, dünya hayatına dair sözü, senin hoşuna gider. Kalbinde olan (samimi düşüncelerini söylediğin)e Allah'ı şahid tutar. Oysa o, hasımların en yamanıdır.
Dönüp gitti mi (veya iş başına geçti mi) yeryüzünde bozgunculuk yapmağa, ekin ve nesli yok etmeğe çalışır; Allah da bozgunculuğu sevmez.
Ona: "Allah'tan kork!" dense gururu, kendisini günaha sürükler. Artık ona cehennem yetişir; ne kötü bir yataktır o!..
İnsanlardan öylesi var ki, kendisini Allah'ın rızasın(ı kazanmay)a satar. Allah da kullar(ın)a çok şefkatlidir.
(Süleyman Ateş)
İnsanlardan kimi de vardır ki, dünya hayatı hakkındaki sözleri senin hoşuna gider ve o kalbindekine Allah'ı şahit tutar. Halbuki O, İslâm düşmanlarının en yamanıdır.
İş başına geçti mi yeryüzünde bozgunculuk çıkarmak, ekini ve nesli helak etmek için koşar. Allah ise bozgunculuğu sevmez.
Ona: "Allah'tan kork!" dendiği zaman da kendisini onuru (gururu) günah işlemeye sevkeder. Cehennem de onun hakkından gelir. O ne kötü bir yataktır!
Yine insanlardan kimi de vardır ki, Allah'ın rızasına ermek için kendini feda eder. Allah ise kullarına çok merhametlidir.
(Elmalılı Hamdi Yazır)
Vemine-nnâsi men yu’cibuke kavluhu fi-lhayâti-ddunyâ veyuşhidu(A)llâhe ‘alâ mâ fî kalbihi vehuve eleddu-lḣisâm(i).
Ve-iżâ tevellâ se’â fi-l-ardi liyufside fîhâ veyuhlike-lharśe ve-nnesl(e) va(A)llâhu lâ yuhibbu-lfesâd(e).
Ve-iżâ kîle lehu-tteki(A)llâhe eḣażet-hu-l’izzetu bil-iśm(i) fehasbuhu cehennem(u) velebi/se-lmihâd(u).
Vemine-nnâsi men yeşrî nefsehu-btiġâe merdâti(A)llâh(i) va(A)llâhu raûfun bil’ibâd(i).
(Transliterasyon)
2|204|وَمِنَ ٱلنَّاسِ مَن يُعْجِبُكَ قَوْلُهُۥ فِى ٱلْحَيَوٰةِ ٱلدُّنْيَا وَيُشْهِدُ ٱللَّهَ عَلَىٰ مَا فِى قَلْبِهِۦ وَهُوَ أَلَدُّ ٱلْخِصَامِ
2|205|وَإِذَا تَوَلَّىٰ سَعَىٰ فِى ٱلْأَرْضِ لِيُفْسِدَ فِيهَا وَيُهْلِكَ ٱلْحَرْثَ وَٱلنَّسْلَ وَٱللَّهُ لَا يُحِبُّ ٱلْفَسَادَ
2|206|وَإِذَا قِيلَ لَهُ ٱتَّقِ ٱللَّهَ أَخَذَتْهُ ٱلْعِزَّةُ بِٱلْإِثْمِ فَحَسْبُهُۥ جَهَنَّمُ وَلَبِئْسَ ٱلْمِهَادُ
2|207|وَمِنَ ٱلنَّاسِ مَن يَشْرِى نَفْسَهُ ٱبْتِغَآءَ مَرْضَاتِ ٱللَّهِ وَٱللَّهُ رَءُوفٌۢ بِٱلْعِبَادِ