(Yaşar Nuri ÖZTÜRK)
Allah'ın indirdiği Kitaptan bir şey gizleyip, onu birkaç paraya satanlar var ya, işte onlar karınlarına ateşten başka bir şey koymuyorlar. Kıyamet günü Allah ne onlara konuşacak ve ne de onları temizleyecektir. Onlar için acı bir azab vardır. Onlar hidayet karşılığında sapıklık, mağfiret karşılığında azab satın almışlardır. Onlar ateşe, karşı ne kadar da dayanıklıdırlar(!) (Onlara) böyle(azab edilecek)dir. Çünkü Allah, Kitabı gerçekle indirmiştir. Kitapta ayrılığa düşenler, elbette derin bir anlaşmazlık içindedirler.
(Süleyman Ateş)
Allah'ın indirdiği kitaptan bir şeyi gizleyip de bununla biraz para alanlar gerçekten karınları dolusu ateşten başka birşey yemezler. Kıyamet günü Allah onlara ne söz söyler, ne de kendilerini temize çıkarır. Onlara sadece acı veren bir azab vardır. İşte onlar, hidayeti verip sapıklığı, affedilmeyi bırakıp azabı satın alan kimselerdir. Bunlar, ateşe karşı ne kadar da sabırlıdırlar! Şüphesiz ki Allah kitabı hak bir sebeple indirmiştir. Kitap hakkında ihtilafa düşenler ise, şüphesiz haktan uzak, bir anlaşmazlık içindedirler.
(Elmalılı Hamdi Yazır)
İnne-lleżîne yektumûne mâ enzela(A)llâhu mine-lkitâbi veyeşterûne bihi śemenen kalîlen ulâ-ike mâ ye/kulûne fî butûnihim illâ-nnâra velâ yukellimuhumu(A)llâhu yevme-lkiyâmeti velâ yuzekkîhim velehum ‘ażâbun elîm(un). Ulâ-ike-lleżîne-şteravû-ddalâlete bilhudâ vel’ażâbe bilmaġfirat(i)(c) femâ asberahum ‘alâ-nnâr(i). Żâlike bi-enna(A)llâhe nezzele-lkitâbe bilhakk(i) ve-inne-lleżîna-ḣtelefû fi-lkitâbi lefî şikâkin ba’îd(in).
(Transliterasyon)
2|175|أُو۟لَٰٓئِكَ ٱلَّذِينَ ٱشْتَرَوُا۟ ٱلضَّلَٰلَةَ بِٱلْهُدَىٰ وَٱلْعَذَابَ بِٱلْمَغْفِرَةِ فَمَآ أَصْبَرَهُمْ عَلَى ٱلنَّارِ
2|176|ذَٰلِكَ بِأَنَّ ٱللَّهَ نَزَّلَ ٱلْكِتَٰبَ بِٱلْحَقِّ وَإِنَّ ٱلَّذِينَ ٱخْتَلَفُوا۟ فِى ٱلْكِتَٰبِ لَفِى شِقَاقٍۭ بَعِيدٍ