(Yaşar Nuri ÖZTÜRK)
İnanıp yararlı işler yapanlara, altlarından ırmaklar akan cennetlerin kendilerine aidolduğunu müjdele! Onlardaki herhangi bir meyveden rızıklandırıldıkça: "Bu, daha önce de rızıklandığımız şeydir, (dünyada iken de bu rızıktan yemiştik)" derler. (Cennetteki bu rızık), onlara, o(dedikleri)ne benzer verilmiştir. Onlar için orada tertemiz eşler de vardır ve onlar orada ebedi kalacaklardır.
(Süleyman Ateş)
İnanıp yararlı işler yapanlara, altlarından ırmaklar akan cennetlerin kendilerine ait olduğunu müjdele! Onlardaki herhangi bir meyveden rızıklandırıldıklarında: "Bu daha önce de rızıklandığımız şeydir" derler ve o rızık birbirinin benzeri olmak üzere, kendilerine sunulacak. Orada çok temiz zevceler de onların. Hem onlar orada ebedî kalacaklar.
(Elmalılı Hamdi Yazır)
Yâ eyyuhe-nnâsu-’budû rabbekumu-lleżî ḣalekakum velleżîne min kablikum le’allekum tettekûn(e) Vebeşşiri-lleżîne âmenû ve’amilû-ssâlihâti enne lehum cennâtin tecrî min tahtihe-l-enhâr(u) kullemâ ruzikû minhâ min śemeratin rizkan kâlû hâże-lleżî ruziknâ min kablu veutû bihi muteşâbihen velehum fîhâ ezvâcun mutahhera(tun) vehum fîhâ ḣâlidûn(e)
(Transliterasyon)