(Yaşar Nuri ÖZTÜRK)
Melekler demişti ki: "Ey Meryem, Allah seni, kendisinden bir kelime ile müjdeliyor: Adı Meryem oğlu Îsa Mesih'dir; dünyada da, ahirette de yüzde (şerefli) ve (Allah'a) yakın olanlardandır." Beşikte ve yetişkinlikte insanlara konuşacak ve iyilerden olacaktır. Dedi ki: "Rabbim, bana bir beşer dokunmamışken benim nasıl çocuğum olur?" "Allah, böylece dilediğini yaratır, dedi, bir şey(in olmasını) istedi mi ona 'ol' der, o da oluverir." Ona Kitabı, Hikmeti, Tevrat'ı ve İncil'i öğretecek. Onu İsrail oğullarına (şöyle diyen) bir elçi yapacak: Ben size Rabbinizden bir mu'cize getirdim: Ben çamurdan kuş şeklinde bir şey yaratır, ona üflerim, Allah'ın izniyle hemen kuş oluverir; körü ve alacalıyı iyileştiririm; Allah'ın izniyle ölüleri diriltirim; evlerinizde ne yeyip, ne biriktirdiğinizi size haber veririm. Eğer inanıcı iseniz elbette bunda sizin için bir ibret vardır." (Ben), Benden önce gelen Tevrat'ı doğrulayıcı olarak ve size haram kılınan bazı şeyleri size helal yapayım diye gönderildim. Size Rabbinizden bir mu'cize getirdim, Allah'tan korkun, bana ita'at edin! Allah benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir; O'na kulluk edin, doğru yol budur.
(Süleyman Ateş)
Melekler şöyle demişti: "Ey Meryem! Allah sana kendisinden bir kelimeyi müjdeliyor ki, adı Meryem oğlu İsa Mesih'dir; dünyada da ahirette de itibarlı, aynı zamanda Allah'a çok yakınlardandır. Beşikte de, yetişkin çağında da insanlarla konuşacak ve iyilerden olacaktır. (Meryem): "Ey Rabbim, bana bir beşer dokunmamışken benim nasıl çocuğum olur?" dedi. Allah: "Öyle ama, Allah dilediğini yaratır, bir şeyin olmasını dilediğinde ona sadece 'ol!' der, o da hemen oluverir." dedi. Allah ona kitab (okuma ve yazmay)ı, hikmeti ve Tevrat ile İncil'i öğretir. Allah onu İsrailoğullarına (şöyle diyecek) bir peygamber olarak gönderir: "Şüphesiz ki ben size Rabbinizden bir âyet (mucize, belge) getirdim: Size, kuş biçiminde çamurdan birşey yaparım da içine üflerim, Allah'ın izniyle o, kuş olur; anadan doğma körü ve alacalıyı iyileştiririm ve Allah'ın izniyle ölüleri diriltirim. Evlerinizde ne yiyor ve neleri biriktiriyorsanız size haber veririm". "Önümdeki Tevrat'ı doğrulayıcı olarak ve size haram kılınan bazı şeyleri helal kılmak için (geldim) ve Rabbiniz tarafından size bir mucize getirdim. Artık Allah'tan korkun da bana uyun". "Şüphesiz Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Onun için hep O'na kulluk edin! İşte bu, doğru yoldur".
(Elmalılı Hamdi Yazır)
İż kâleti-lmelâ-iketu yâ meryemu inna(A)llâhe yubeşşiruki bikelimetin minhu-smuhu-lmesîhu ‘îsâ-bnu meryeme vecîhen fî-ddunyâ vel-âḣirati vemine-lmukarrabîn(e). Veyukellimu-nnâse fî-lmehdi vekehlen vemine-ssâlihîn(e). Kâlet rabbi ennâ yekûnu lî veledun velem yemsesnî beşer(un) kâle keżâliki(A)llâhu yaḣluku mâ yeşâ(u) iżâ kadâ emran fe-innemâ yekûlu lehu kun feyekûn(u). Veyu’allimuhu-lkitâbe velhikmete ve-ttevrâte vel-incîl(e). Verasûlen ilâ benî isrâ-île ennî kad ci/tukum bi-âyetin min rabbikum ennî aḣluku lekum mine-ttîni kehey-eti attayri feenfuḣu fîhi feyekûnu tayran bi-iżni(A)llâh(i) veubri-u-l-ekmehe vel-ebrasa veuhyî-lmevtâ bi-iżni(A)llâh(i) veunebbi-ukum bimâ te/kulûne vemâ teddeḣirûne fî buyûtikum inne fî żâlike leâyeten lekum in kuntum mu/minîn(e). Vemusaddikan limâ beyne yedeyye mine-ttevrâti veli-uhille lekum ba’da-lleżî hurrime ‘aleykum veci/tukum bi-âyetin min rabbikum fettekû(A)llâhe veatî’ûn(i). İnna(A)llâhe rabbî verabbukum fa’budûh(u) hâżâ sirâtun mustakîm(un).
(Transliterasyon)
3|46|وَيُكَلِّمُ ٱلنَّاسَ فِى ٱلْمَهْدِ وَكَهْلًا وَمِنَ ٱلصَّٰلِحِينَ
3|47|قَالَتْ رَبِّ أَنَّىٰ يَكُونُ لِى وَلَدٌ وَلَمْ يَمْسَسْنِى بَشَرٌ قَالَ كَذَٰلِكِ ٱللَّهُ يَخْلُقُ مَا يَشَآءُ إِذَا قَضَىٰٓ أَمْرًا فَإِنَّمَا يَقُولُ لَهُۥ كُن فَيَكُونُ
3|48|وَيُعَلِّمُهُ ٱلْكِتَٰبَ وَٱلْحِكْمَةَ وَٱلتَّوْرَىٰةَ وَٱلْإِنجِيلَ
3|49|وَرَسُولًا إِلَىٰ بَنِىٓ إِسْرَٰٓءِيلَ أَنِّى قَدْ جِئْتُكُم بِـَٔايَةٍ مِّن رَّبِّكُمْ أَنِّىٓ أَخْلُقُ لَكُم مِّنَ ٱلطِّينِ كَهَيْـَٔةِ ٱلطَّيْرِ فَأَنفُخُ فِيهِ فَيَكُونُ طَيْرًۢا بِإِذْنِ ٱللَّهِ وَأُبْرِئُ ٱلْأَكْمَهَ وَٱلْأَبْرَصَ وَأُحْىِ ٱلْمَوْتَىٰ بِإِذْنِ ٱللَّهِ وَأُنَبِّئُكُم بِمَا تَأْكُلُونَ وَمَا تَدَّخِرُونَ فِى بُيُوتِكُمْ إِنَّ فِى ذَٰلِكَ لَءَايَةً لَّكُمْ إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ
3|50|وَمُصَدِّقًا لِّمَا بَيْنَ يَدَىَّ مِنَ ٱلتَّوْرَىٰةِ وَلِأُحِلَّ لَكُم بَعْضَ ٱلَّذِى حُرِّمَ عَلَيْكُمْ وَجِئْتُكُم بِـَٔايَةٍ مِّن رَّبِّكُمْ فَٱتَّقُوا۟ ٱللَّهَ وَأَطِيعُونِ
3|51|إِنَّ ٱللَّهَ رَبِّى وَرَبُّكُمْ فَٱعْبُدُوهُ هَٰذَا صِرَٰطٌ مُّسْتَقِيمٌ